En başından beri sonuç ne olursa olsun ülkemiz için hayırlısı olsun diyorum. Bu yüzden sosyal medyadan ve siyasi muhabbetlerden bu süreçte hep uzak kaldım; çünkü boş ve manipülasyon doluydu ve hala öyle. Bu akışa kapılsaydım öfke, korku ve stres benim için de işten değildi. Doğal olarak ben de uzak kalmayı tercih ettim ki görüyorum, en iyisini etmişim. Seçim öncesi Hamza hocanın programına katılmak da çok iyi geldi diyebilirim. “İrademiz sistemin üzerindedir.” dedikten sonra hafiflediğimi hissettim. Biz hiçbir sistemin, ideolojinin, eklektik yapının kafesleyebileceği bir yapıda olamayız, buna izin veremeyiz. Biz, adil şahitlerden olmak ve bu bilinçle yaşamak mecburiyetindeyiz.Daha önce neyle mücadele ettiysek şimdi de ediyoruz bundan sonra da edeceğiz… Sonuç olarak kararımı verip oyumu kullandım ama benim gibi düşünmüyorlar diye insanlara carlamadım. Sosyal medyada öfke kusmadım. Kimseyi hakir, cahil görmedim. Haddimi aşmadım. Sol cenah diyebileceğim güruhun kendimi bildim bileli kullandığı o çatallı üslubunu benimsemedim, hatta bundan kati surette iğrendim. Zira birilerinin demokrasi dediği şey aslında bunu, yani saygıyı gerektirir. Ancak birçok şey gibi “demokrasi” de ağız kalabalığından başka bir şey değil işte…